ÜYE GİRİSİ
TEKLİF AL
BİZİMLE ÇALIŞMAK
İSTER MİSİNİZ?
YENİ
TANITIM
BROŞÜRÜMÜZ
Okunma Sayısı: 826921.04.2020Yazar:Barış Erdem DANIŞMANLIK
Uzaktan Çalışma Kapsamında Olan Çalışanların İş Kazası Durumları

Uzaktan Çalışma, 4857 Sayılı İş Kanunun 14 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında, “İşçinin, işveren tarafından oluşturulan iş organizasyonu kapsamında iş görme edimini evinde ya da teknolojik iletişim araçları ile işyeri dışında yerine getirmesi esasına dayalı ve yazılı olarak kurulan iş ilişkisidir.”  şeklinde tanımlanmıştır.


Kanunun 14 üncü maddesinin beşinci fıkrasında ise “Dördüncü fıkraya göre yapılacak iş sözleşmesinde; işin tanımı, yapılma şekli, işin süresi ve yeri, ücret ve ücretin ödenmesine ilişkin hususlar, işveren tarafından sağlanan ekipman ve bunların korunmasına ilişkin yükümlülükler, işverenin işçiyle iletişim kurması ile genel ve özel çalışma şartlarına ilişkin hükümler yer alır.” şeklinde belirtilmiştir.


Kanun maddesinde de tanımlandığı üzere, işçinin, işveren tarafından oluşturulan iş görme edimini evinde ya da teknolojik iletişim araçları ile işyeri dışında yerine getirmesinin mümkün olduğu durumlarda, fiziki olarak işyerine gelmeden evden veya internet erişimi olan yerlerden hizmet vermesi halinde, bu şekilde uzaktan çalışma esnasında meydana gelen kazaların iş kazası olup olmadığının belirlenmesi için Sosyal Güvenlik Mevzuatı yönünden bu durum değerlendirilmiştir.


Öncelikle, konuya ilişkin olarak Sosyal Güvenlik Kurumu Hizmet Akdiyle Çalışanlar Daire Başkanlığınca;


5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde “hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların sigortalı sayıldığı ”,


5510 sayılı Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3 üncü maddesinde hizmet akdinin, “6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda sayılan hizmet akdi ve iş mevzuatında tanımlanan iş sözleşmesi " olarak tanımlandığı,


6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 393 üncü maddesi ile “hizmet sözleşmesinin, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle iş görmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak değerlendirildiği, kişinin, durumun gereklerine göre ancak ücret karşılığında yapılabilecek bir işi belli bir zaman içinde görmesi ve bu işin de işveren tarafından kabul edilmesi halinde hizmet sözleşmesinin kurulmuş sayıldığı”,


4857 sayılı İş Kanununun 8 inci maddesinde “iş sözleşmesinin, bir tarafın(işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafında (işveren) ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşme olarak tanımladığı, hizmet akdinin unsurlarında iş, ücret, bağımlılık ve zaman unsurlarının bulunduğu ”,


4857 sayılı Kanunun 2 inci maddesinde “bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi, işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denildiği, işverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçların da işyerinden sayıldığı, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütün olarak değerlendirildiği ”,


Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, hizmet akdinin iki taraflı akitlerden olup hizmet akdinin birbirine taahhütlerle bağlandığından, hizmet akdinde hukuki bağımlılığın şart olduğu, işçinin işverenin emir ve görüşleri doğrultusunda işverenin gösterdiği yerde belirli veya belirsiz sürede çalışması ve bunun karşılığında da işverenden ücret alması gerektiği, gerek 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda gerekse 4857 sayılı İş Kanununda zaman ve bağımlılığın hizmet akdinin temel unsurlarını oluşturduğu,


Bu nedenle, uzaktan çalışma halinde de işçi ile işveren arasında hizmet akdi unsurları oluştuğundan işlerin yürütüldüğü evin de işyerinin bölüm ve eklentisi olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.


5510 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde İş kazası;


“a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada ,


b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, …………….meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hale getiren olaydır.” şeklinde tanımlanmıştır.


Uzaktan çalışma halinde de işin yürütüldüğü yerin, işyerinin bölüm ve eklentisi olarak değerlendirilerek, uzaktan çalışma halinde meydana gelen bir kazanın iş kazası olarak değerlendirilmesi hususunda, sigortalının işyerinde bulunduğu sırada gerçekleştiği ancak iş kazası olarak nitelendirilmesi için bunun tek başına yeterli olmadığını belirtmeliyiz.


Bir olayın İş Kazası olarak değerlendirilmesinde en önemli kriter, yapılan iş ile kaza arasında uygun illiyet bağının bulunmasıdır.


4857 Sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinin altıncı fıkrasında,  “Uzaktan çalışmada işçiler, esaslı neden olmadıkça salt iş sözleşmesinin niteliğinden ötürü emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz. İşveren, uzaktan çalışma ilişkisiyle iş verdiği çalışanın yaptığı işin niteliğini dikkate alarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri hususunda çalışanı bilgilendirmek, gerekli eğitimi vermek, sağlık gözetimini sağlamak ve sağladığı ekipmanla ilgili gerekli iş güvenliği tedbirlerini almakla yükümlüdür.” hükmü yer almaktadır.


Çalışmanın işyeri dışında yapılması sebebiyle işverenin işçiyi gözetme borcunun uygulanmasında birtakım güçlükler söz konusudur. İşveren, Borçlar Kanununun 417 nci maddesine ve İş Kanununun 14 üncü maddesine göre işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak araç ve gereçleri noksansız bulundurmakla yükümlüdür.


Dolayısıyla işverenin, uzaktan çalışmanın niteliği gereği alınması mümkün olmayan önlemlerin dışında kalan tüm iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini alması gerekmektedir. Bu bağlamda işveren işçiye koruyucu araç gereçleri eksiksiz sağlamalı, iş sağlığı ve güvenliği konusunda eğitim vermeli, kullanacağı makineler, araçlar ve bunlardan doğabilecek tehlikeler konusunda işçiyi bilgilendirmelidir.


İşverenin, uzaktan çalışanlar bakımından alabileceği iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin sınırlılığı yanında, işçinin alınan önlemlere uyup uymadığının denetlenmesi açısından da güçlükler bulunmakta, işverenin sürekli ve etkin bir denetim yapması mümkün olmamaktadır. Aynı güçlükler, resmi iş sağlığı ve güvenliği denetiminin yapılması bakımından da söz konusudur.


İşverenin alabileceği önlemlerin sınırlı olması, bir iş kazası ortaya çıktığında işverenin tazminat sorumluluğu bakımından da etkili olacaktır. Uzaktan çalışan işçi iş kazasına uğradığında işverenin sorumluluğunun doğması için yukarıda da belirttiğimiz gibi öncelikle yapılan iş ile kaza arasında uygun illiyet bağı olmalıdır. İşverenin uzaktan çalışmanın niteliği sebebiyle birtakım önlemleri alamamış olması, işverenin gerekli koruyucu ekipmanı sağlamasına rağmen bunların kullanımını denetleme imkanının bulunmaması veya işçinin kazanın ya da hastalığın ortaya çıkmasındaki ortak kusuru Borçlar Kanununun 52 nci maddesi gereği işverenin tazminat sorumluluğunu azaltabilecek ya da ortadan kaldırabilecektir.


İşverenin, uzaktan çalışmanın elverdiği koşullar içinde alabileceği tüm iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini alma borcunun karşısında, işçi de Borçlar Kanununun 417 nci maddesinin 2 nci fıkrası gereği bu alanda alınan tüm önlemlere uymakla yükümlüdür.


Sosyal Güvenlik Mevzuatı bakımından değerlendirdiğimizde ise önce sigortalılık statüsünün tespiti önem arz etmektedir.


5510 sayılı Kanunun 4. Maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, “Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kollarının uygulanması bakımından sigortalı sayılacağı”  belirtilmiştir.


Sigortalı sayılmak için gerekli olan bir diğer unsur ise 5510 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde yer alan “sigortalı sayılmayanlar” arasında yer almamaktadır. Anılan düzenlemede yer almayan işlerin sigortalılık statüsünün kazanımı bakımından yeterli olduğu kabul edilmelidir.


Bu itibarla uzaktan çalışma şeklinde de işverenin emir ve talimatları ile bağlı olan işçinin 5510 sayılı  Kanun bakımından 4/1-(a) sigortalısı olarak değerlendirilerek, mevzuatta ayrı bir düzenlemeye gidilmediği sürece bu sigortalıların 4/1-(a) sigorta kolu kapsamındaki sigortalılara tanınan tüm haklardan ve yükümlülüklerden eşit derecede yararlanması ve sorumlu olması gerektiği, işverenin de kayıt dışı istihdamın önlenmesi hususu dikkate alınarak bu şekilde çalıştırdığı sigortalılara karşı 5510 sayılı Kanundan kaynaklanan tüm yükümlülüklere ilişkin sorumluluğunun bulunması gerektiği kabul edilmelidir.


Tereddüte mucip durumda işyeri tanımına bağlı iş kazasının tespitine yönelik Yargıtay tarafından verilmiş halihazırda karar bulunmamakla birlikte iş ile kaza arasında uygun illiyet bağı bulunması hususunun kazanın iş kazası olarak kabul edilmesinde kriter olarak dikkate alınması gerekmektedir.


Yukarıda açıklanan hususlar çerçevesinde esnek çalışma olarak kabul edilen evde, tatilde, başka şehirde, internet bağlantısı olan diğer yerlerde yapılacak çalışmaların 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sayılması gerektiği ancak uygulamada yaşanabilecek sıkıntıların aşılabilmesi adına işçinin görev yapacağı ve görevli sayılacağı yerlerin işyerinde çalışmış gibi kabul edilecek yer, mekan, şehir ve tarih aralıklarının itibar edilebilir şekilde kayıt belge ve sözleşmelere yazılmasının uygun olacaktır.

İLETİŞİM Ankara Merkez : Mithatpaşa Cad. No:16/21 Çankaya / Ankara +90 (312) 431 43 65 ankara@bariserdem.com
İstanbul Şube : Atatürk Mah. Ertuğrul Gazi Sk. Metropol İstanbul A Blok Bina No: 2E No: 604 Ataşehir / İstanbul +90 (216) 6881417 info@bariserdem.com
Copyright © 2016 BARIŞ ERDEM Danışmanlık web tasarım studyocrea